MEZUNUMUZ ALİ BOZER İLE YAPILAN RÖPORTAJ
Okulumuzun Mezunlarını Buluşturmayı Hedeflediğimiz Bir Dergi Çıkarıyoruz. Bu Dergide Yayınlanması İçin Sizinle Röportaja Geldik.
Hasan: Bize Biraz Kendinizden Bahseder Misiniz?
Ali Bozer:
Temmuz 1925 Ankara Doğumluyum. İlkokulun Bir Kısmını Eskişehirde Okudum. Ondan Sonra Babamın Görevi Dolayısıyla Ankaraya Taşındık Ve Mimar Kemale Girdim. O Zaman Mimar Kemalin Ortaokul Ve Lise Bölümü Yoktu.1936 Yılında Mimar Kemal İlkokulunu Bitirdim. Oradan TED Ankara Kolejine Girdim. Ortaokulu Ve Liseyi Orada Okudum. Lise Bittikten Sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine Girdim Ve Orasıda Bitti. Öğrenim Hayatım Düzenli Geçti. Yıl Kaybetmedim, İkmale Kalmadım. Çalışkan İyi Öğrenciler Arasındaydım. Hukuk Fakültesini Bitirdikten Sonra İsviçreye Doktora Yapmaya Gittim. Borçlar Hukuku Ve Medeni Hukuk Dallarında Doktora Yaptım. Orayı Da Bitirdikten Sonra Döndüm Adalet Bakanlığına Girdim. Adalet Bakanlığı Ve Üniversite Arasındaki Mütalaa İle Hizmeti Mecburiyetimi Ankara Hukuk Fakültesinde Tamamladım. O Arada Da Bir Yıl Amerikaya Gittim. Orada Hardward Üniversitesinde Çalışmalarda Bulundum. Doçent Olarak Döndüm Ve Askerliğimi Yaptım. Ve Askerlikten Sonra Kariyerime Devam Ettim. Daha Doçent İken Fakültede Kürsü Başkanlığı Yaptım. Ve Bizim Bir Ensitütümüz Var:’Bankacılık Ve Ticaret Araştırma Ensitütüsü’ Oranın Müdürlüğünü Yaptım. Siyasete Atılıncaya Kadar Hem Onun Müdürlüğünü Devam Ettirdim Hemde 20 Sene Boyunca Kürsü Başkanlığı Yaptım. Kürsü Başkanlığına Seçim Yoluyla Geliniyor.20 Sene Kürsü Başkanlığıda Bir Şeyler İfade Ediyor Sanıyorum.1980 De Talep Üzerine Siyasete Girdim. Ve İlk Defa Gümrükten Ve Tekelden Sorumlu Devlet Bakanı Oldum. Üniversite Hayatım Boyunca Çeşitli Hizmetler İfa Ettim. Birisi TRT Nin Üniversiteyi Temsilen Yönetim Kurulu Üyesi İdim. Sonra TRT Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oldum Ve Hükümeti Temsil Ettim. Ondan Sonra Oradan Kendi Arzumla Ayrıldım. 1961–1980 Yılları Arasında Milli Savunma Bakanlığını Temsilen OYAK’ın Yönetim Kurulu Üyesi Oldum. Oyak Renault, Çimento Fabrikaları, Oytaş, Axaoyak, ASELSAN Gibi Birçok Şirkette Yönetim Kurulu Üyeliği Yaptım. Bir Başka Yaptığım Görev İse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Hâkimliği. Ondan Sonra Çeşitli Kamu Kurumlarında Başta Sümer Bank Olmak Üzere Genel Müdürlüklerini Yaptım. Bu Süre İçirisinde Mesleki Hayatımı Devam Ettirdim. Ayrıca Kara Kuvvetleri Vakfı Üyesi İdim. 1980 De Siyasete Atıldıktan Sonra Hayatım Tek Düze Bir Şekilde Devam Etti. Sonra Milliyetçi Demokrat Partisi Kuruldu. Mdp’nin Kurucularından Oldum. Ve Ankara Milletvekili Seçildim. Maalesef Mdp Kapandı. Mdp Kapandıktan Sonra Ben Bir Süre Bağımsız Kaldım. Daha Sonra ANAP’a İntikal Ettim. Ondan Sonra ANAP’ta İken Bakanlık Görevine Başladım. Avrupa Birliğinden Sorumlu Devlet Bakanı Oldum. Avrupa Birliğine Tam Başvuruyu Ben Yaptım. Başbakan Yardımcılığı Yaptım. Hatta Bir Süre Rahmetli Turgut Özal Cumhurbaşkanı Olduğu Zaman Boş Kalan Başbakanlık Makamını Ben Sürdürdüm. Sonra Dışişleri Bakanlığı Yaptım. Ondan Sonra Yine Kendi İrademle Siyaseti Bıraktım. Siyasetten Önceki Mesleki Hayatıma Döndüm. Şimdi Çankaya Üniversitesinde Öğretim Üyeliği Yapıyorum. Halen Axa Oyak Yönetim Kurulundayım. Ve Şuan Siyasetle Amatörce İlgileniyorum. Böylelikle Hayatımı Sürdürüyorum. Evliyim 3 Çocuk Babasıyım.
Hasan: Mimar Kemal Yıllarındaki Öğrenciliğiniz Nasıldı?
Ali Bozer:
Valla Kemal Okulunda Çok Sevdiğimiz Bir Müdürümüz Vardı. Hanım Bir Öğretmenimizde Vardı Ve Onuda Çok Seviyoruz. Onların Teşvikini Ve Şevketini Hatırlıyorum. Bizlerde Ozaman Biraz Haşere Bir Çocuktuk. Ama Daha Çok Spora Yönelmiştim. Evimiz İnkılâp Sokakta İdi. Okul Anısı Hatırladığım Var Mı? Diye Soracaksınız Tahmin Ediyorum Aklıma Gelen Bir Anım Yok.
Hasan: O Zamanın Ankarası, İnsan İlişkileri Nasıldı?
Ali Bozer:
Fevkalade Güzeldi. Eski İsmi İsmet Paşa Caddesi İdi. Şimdiki Mithatpaşa Caddesi. O Zamanlar Kızılayın Tek Caddesi Vardı Ve Mithatpaşa İdi. Orda Bir Tane Sarı Bina Vardı. Postane İdi. Başka Bir Değişle Şimdiki Kızılay Yoktu. Şimdiki Kızılayın Olduğu Yer Hep Tarla İdi. O Tarlaların Orasında Küçük Bir Kulübe Vardı. Kızılay Maden Suları Satardı. Ankara Belli Bir Düzen İçerisinde Ve Süratle Şehirleşti. Ama Bu Güzelliğini Korudu. Sıhhiye Kızılay Arasına Asfalt Yol Yapıldı. Ondan Sonra Yukarı Kadar Bakanlıklara Kadar Bir Yol Düzeni Vardı. Bakanlıklardan Sonra Yine Yollar Topraktı. O Zamanın Ankarasının Evleri Tek Kat, İki Kat Ve Üç Katlıydı. Küçük Bir Başkentti. Herkes Birbirini Tanırdı Ve En Önemlisi Çok Güvenli Bir Şehirdi. Yani Ankara Küçük Temiz Ve Güvenli Bir Şehirdi. İnsan İlişkileri Çok İyiydi. Şimdi Küçük Bir Anı Hatırama Geldi. Biz Sokakta Top Oynardık. Bir Resmi Araba Biz Top Oynarken Geçti Ve Topuda Patlattı. Hemen Araba Durdu. İçindeki Zat İndi. Bizim Yanağımızdan Öptü. Bu Anı Hala Bende Kalmıştır. İnsancıl Bir Yaklaşım Vardı O Zamanlar.
Hasan: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Size Ne Kattı Ve Oraya Gelmek İçin Ne Yaptınız?
Ali Bozer:
Hiç Bir Şey Yapmadım. O Zamanki Hükümet Bana Telefon Etti Ve AİHM İçin Üç Tane Aday Göstereceğiz. Bunlardan Bir Tanesi Siz Olurmusunuz Dedi. Memnuniyetle Olurum Dedim Ama Bir Şartla; Birinci Aday Olursam. Çünkü Birinci Aday Kim Olursa Orası Bunu Seçer. AİHM Böyle Bir Geleneği Vardır. Hay Hay Dediler Ve Beni Birinci Aday Gösterdiler. Ama Bu Daha Sonra Değişti. Allah Rahmet Eylesin Nihat Erim Beyi Birinci Aday Gösterdiler. Bana Da Telefon Ettiler. Nihat Beyi Birinci Aday Seçiyoruz. Siz İkinci Aday Olması Tercih Eder Misiniz? Dediler. Nihat Beyin Yerine Başka Birisi Olsaydı İkinci Aday Olmayı Tercih Etmezdim. Nihat Bey Kişiliği İtibariyle, Bilgisi İtibariyle Çok Saygı Duyduğum Bir İnsandı. Bu İtibarla Nihat Beyin Altında Olmak Benim İçin Hiçbir Mahsur Teşkil Etmiyordu. Gelin Görün Ki Seçimde Orada Parlamento Seçer Ben Seçildim. İkinci Aday Olmama Rağmen. Bunu Nihat Beyin Seçim Kabiliyetinin Olmadığı Şekilde Mütalaa Etmemek Lazım. Bunun Başlıca Sebebi Şuydu: Nihat Bey Askeri Hükümet Zamanında Başbakanlık Yapmıştı. Askeri Hükümetler; Demokratik Düzenle Pek Fazla Bağdaşmaz. Öğle Bir Rejimin Başbakanı Olması İtibariyle Ben AİHM Hâkimliğine Seçilmiş Oldum. Bana Katkısı İnsan Haklarını Daha Yakından Tanımış Oldum. Formasyonuma Etkisi Oldu. Kişisel İlişkilerim Oldu Ve Bu İlişkiler Hala Devam Eder. Yani Hala Senede Bir Veya İki AİHM Eski Üyeleri İle Toplanıp Yemek Yeriz. Bazı Meseleleri Tartışırız. Sosyal Yönden De Bana Faydası Oldu.
Hasan: Avrupa Birliğine Tam Üyelik Başvurusu Yaparkenki Duygu Düşünceleriniz Neydi, Türkiye Avrupa Birliğine Girmeli Gibi Bir Düşünceniz Var Mıydı?
Ali Bozer:
1980 Askeri İhtilali Dolayısıyla Türkiye İle Avrupa Ülkeleri Arasındaki İlişkiler Tamamen Durmuştu. 1983 Te Seçimlerle Meclise Girdiğimiz Zaman Manzara Bu İdi. Biz 14 Nisan 1987 De Müracaat Yaptık. 87 Ye Kadar Bizim İlişkilerimiz Çok Kötü İdi. Hatta Bizim Büyükelçimizi Avrupa Birliğindeki Bir Şube Müdürü Kabul Etmiyor, Randevu Vermiyordu. Biz 87 De Bu Müracaatı Yaparken Bir Şok Tesiri Yarattık. Bunda Maksadımız Vardı: Birincisi Ortak İlişkilerimiz Geliştirmek (Donmuş Olan İlişkilere Canlılık Vermek),İkincisi De Avrupa Birliğine Tam Üyelik Zamanında Tasarruf Etmek. Nitekim Bizim Başvurumuz Konseyden Geçtikten Sonra; Rahmetli Özal’ın Bir Konuşması Vardı. Bu Konuşma Takibe Dikkattir: ‘Önümüzde Uzun Ve Engebeli Bir Yol Vardır. Çok Kötü Şeylerde İşiteceksiniz. Sakın Moralinizi Bozmayın’ Demişti. Biz Başvuruda Bulunduğumuz Zaman Üyeliğe Adaylık Sürecinin Çok Uzun Zaman Devam Edeceğini Biliyorduk. Tabi Müracaat’tan Evvel Bütün Üye Ülkelerle Temaslarda Bulundum. Maksadımızı Anlatmaya, Neler İstediğimizi Söylemeye Çalıştım. Ve Oralardan Edindiğim İzlenimle Üyeliğin Gerçekleşmeyeceği Kaidesi İçerisindeyim. Ama Biz Bir Medeniyet İfadesi Olduğu İçin O Birliğin İçinde Olmayı Tercih Ettik. Şimdiki Düşüncem Avrupa Birliği İle İlişkilerimiz Çok İyi Gitmiyor. Hep Böyle Olmuştur. Hep Engebeli Olmuştur. Bizi Esas Üzen Bir Hususta Avrupa Birliği Bizi Rencide Eder Bir Tutuma Girmiştir. Bunu Bizim Hiçbir Zaman Kabul Edemeyeceğimizi İfade Etmek İsterim. Biz Kendi Açımızdan İlişkilerimiz Dondurmayız Ancak Kişiliğimizi Muhafaza Ederiz. Bizler Konuya Vakıf, Onurlu, Üyeliğin Gerçekleşmesi İçin Çaba Ederiz. Avrupa Ülkeleri Maalesef Hukukun Üstünlüğü İlkesini İhlal Etmiştir. Bunun En Tipik Örneği Fransadaki Referandum Meselesidir. Biz Müzakereleri Olumlu Dahi Sonuçlandırsak Fransada Bizim Üyeliğimiz İçin Referandum Yapılacaktır. Ve Bu Avrupa Birliğine Yakıştıramadığım Bir Engelleme Politikasıdır.
Hasan:1990 Yılında Körfez Savaşı Çıktığında Dışişleri Bakanı İdiniz. Ve Bu Savaştan Sonra Kendi İsteğinizle Siyasetten Ayrıldınız. Körfez Savaşı Ve O Zamanın Türkiyesi İle İlgili Düşünceleriniz Ne İdi?
Ali BOZER:
Körfez Savaşında Bir Kriz Komitesi Kuruldu. Cumhurbaşkanlığı Başkanlığında. Çok Çeşitli Fikirler Vardı Parti İçinde. Asıl Mesele Şu İdi: Ben Prensip Meselesi Olarak Körfez Savaşına Katılma Taraftarı Değildim. Neden Taraftarı Değildim? Ne Kazanacaktık? Tersine Kaybımız Çok Büyük Olacaktı. Gap Projesi Gerçekleşme Safhasında. Füzelerin Menzilleri Çok Uzun. Ankara’yı Buluyordu Füzeler. Bizim Aldığımız Duyumlar Böyle İdi. Bir Kaç Füze İsabeti Bizim Bütün Projelerimizi Batırabilirdi. Olur, Muydu, Olmaz Mıydı? Onu Bilemezdik. Peki, Bu Savaşa Girdikten Sonra Ne Elde Edecektik. Bize O Zamanlar Çok Paralar Vaat Edilmişti. Hiç Biri Verilmedi. O İtibarla Kriz Komitesinde Hep Bu Görüşü Savundum. Ve Özal Allah Rahmet Eylesin Benden Yetki İstedi. Herhangi Bir Olay Olursa Derhal Müdahale Etme Yetkisini İstedi Benden. Ve Ben Buna Da Karşı İdim. Son Zamana Kadar. Çünkü Bu Durumları Ülkenin Çıkarına Uygun Görmüyordum. Şunun İçin Uygun Görmüyordum: Kimle Müzakere Ediyor ÖZAL? Baba Bush İle… Öğle Tekliflerle Karşı Karşıya Kalabilirki Onu Diplomatik Yolla Red Etmek İmkânını Kaybeder. Bu Durumlar İtibariyle Ben Yetki Verilmesine Çok Sıcak Bakmadım. Çeşitli Vesilelerle Bunlar Tartışıldı Ve Meclisin Birinci Oturumunda Karara Bağlanamadı. En Son Özal La Aramızda Bu Konunun Artık Karara Bağlanması İçin Bazı Konuşmalar Geçti Aramızda. Ve Ben Konunun Kabul Edilmesi İçin Takdimimi Mecliste Yaptım. Herhalde Çok İsteksiz Bir Takdim Di Ki Muhalefette Bunu Anladı Dışişleri Bakanının Halinden Bu Konuya Müspet Bakmadığı Anlaşılıyor Dedi. Ben Görevimi Yerime Getiriyordum Ama İçimde Buna Pek Razı Değildi. İlk Seferde Bu Yetkiyi Çıkaramadık Meclisten İkinci Seferde Çıktı. Fakat Şükürler Olsun Ki Müdahalede Olmadı. Ama Benim Tercihim Türkiyeyi Bir Askeri Müdahalenin Dışında Tutmak İdi.
Hasan: Biz Gençlere Söylemek İstedikleriniz Nelerdir?
Ali Bozer:
Öncelikle Bu Nesil Gençlik Fevkalade Yetenekli. Bu Sebeple Hiçbir Kimseden Kendinizi Aşağı Görmeyin. Çünkü Siz Her Şeye Layık Allah Vergisi Zekâya Sahip Kişiliklersiniz. Ama Bu Ham Dır. Bunun Yontulması Lazım. Bunun İçinde Okumak, Çalışmak, Seyahat Etmek, Çeşitli Sosyal Faaliyetlerde Bulunmak Gerekir. Ama Çalışma Derken: Mutlaka İki Yabancı Dil Bilmekten Bahsediyorum. Memleket Sevgisi Sizin Yetişmiş Olmanıza Bağlıdır. Artık Savaşlarla Vesaire Memleket Sevgisini İspatlamanın Zamanı Geçti. Büyük Bir Rekabet Ve Küreselleşme İçerisindeyiz. Ülkesine En İyi Hizmeti Yapacak Kimseler ‘Yetişmiş Kimselerdir’
Hasan: Gençlerin Siyasete Atılmasını Teşvik Eder Misiniz?
Ali Bozer:
Benim Felsefem İnsanın Öncelikle Kendi Mesleğinde Yetişmesidir. Bu Safhayı İdrak Ettikten Sonra Siyaset Düşünülür. O Zaman Siyaset Kanalı İle Ülkeye Daha Büyük Hizmet Yapılmış Olur.
Hasan: İnsan Gençlik Yıllarında Kendine Ne Gibi Bir Sermaye Koymalı Ki İleriki Yaşantısı Kolaylaşsın?
Ali Bozer:
Çalışmak. Günü Gününe Çalışmak. Sermaye Para Değildir. Sermaye Bilgidir, Zekâdır, Akıldır, Metot Dur. İşte Bunlar Sizin En Büyük Sermayeniz Olur. Bu Lisede Öğrenilmez. İlkokuldan Başlar. Bu Tüm Hayat Boyunca Öğrenilir. Yaşamınızın Her Aşamasında Bu Bilgi, Çalışma Ve Metotlara Önem Vermeniz Gerekmektedir.
Hasan: Son Olarak Eklemek İstediğiniz Bir Şeyler Var Mı?
Ali Bozer:
Tüm Mimar Kemallilere Başarılar, Sağlıklı Mutlu Günler, İyi Bir Yaşam Dilemek İstiyorum.
Hasan: Sizi Okulumuza Davet Ediyoruz…
Bize Kıymetli Vaktinizi Ayırdığınız İçin Teşekkür Ederiz…
.
Bize Kıymetli Vaktinizi Ayırdığınız İçin Teşekkür Ederiz…
.