Kesit
Büyükçe bir çanta vardı, elime yapışan. Kitaplar... Mürekkep korkusu satır başında yoğunlaşan. Defter kapları; kırmızı, lacivert... şeffaf. Sivilcede patlayan ergenlik adımları.
Ah! o sabah uykularımı bölen Mimar Kemal’in henüz çalmamış ders çanları.
Yürürdük.
Anadolu’nun göbeğinden bir esinti üflerdi Ankara Sancağını. Yollara dökülürdük, yokuş aşağı, biraz mahmur; büyürdük.
Anılar kuyu gibi bir şey. Ne kadar eşelersen o kadar iniyorsun derinlere. Kimi zifir, kimi ışıyor bir ucu güneşe yaslanan tünellerde. Dumanı tüten bir başkent kışında kartopu olmak kolay değil. Yuvarlandıkça kararıyor insan. Ta ki okul kantininden sosisin suyuna banılmış ucuz sandviçi alana kadar.
Ağlamak neden bu kadar zor. Alman’cası nasıl akar gözyaşının, Ayten Öğretmenim?
İstemiyorum büyümek, büyüdükçe ölüyorsunuz. Elimde kala kala birkaç fotoğraf kalıyor hepsi siyah beyaz; hepsi lacivert formalı, kahverengi sıralı, kara tahtalı...
Rengarenk tebeşirli...
Sen! Kulağımı şefkatle çimdikleyen matematik; fizik, kimya... coğrafya...
Sıfat tamlamalarım, kimlik arayışlarım, ilk aşklarım... yaşlarım....
Ah! o kömür sabahlarında örtündüğüm ana kokulu gaz maskesi!
El örgüsü kaydırağım.
Neredesiz?
Kim oturuyor şimdilerde cam kenarındaki tahtıma? Kopyalarım duruyor mudur hâlâ duvarda? Ya Ahmet, Ufuk, Ertuğrul, Çetin? Doktor olmuşsun duyduğuma göre Sevgili Cihat. Sen de mühendis Sevgili Nurhan. Meltem’in üçlüğüyle kazandık maçı yine. Yalan! Üç sayı yoktu bir zamanlar. Sol yumruğunun diklenişi nereyi morartıyor şimdi, Ali İhsan?
Mimar Kemal!
O kadar uzak, bu denli yakın. Avluda güz açılışları, sınıfta kış sıcaklığı, Tunalı’da bahar kaçamağı... O kadar uzak...
Bu kadar yakın.
Hiç unutmuyorum, bir gün... Hiç unutmuyorum, bir ders... Hiç unutmuyorum, bir sınav...
Hiç unutmuyorum Sevgili Bahadır Öğretmenim, senden öğrendiğim tarihi!
Elimde çürük dünya ve ben. Cebimde sevdanın tüysüz soluğu ve ben. Bir jeolog, bir yanardağ ve ben. Diklenme bana Mimar! Biz Kemale lavla erdik.
Sabah ayazı, uyan!. Pazartesi? İstiklâl Marşı.
Salı? Türkçe sınavı.
Çarşamba?
Boykot!
Perşembe?
Helada izmarit.
Cuma?
Son teneffüs.
Cumartesi?
Ölene kadar saygı duruşu!
Tüm öğretmenler adına
Mezuniyet safında Mimar Kemal’in...
Hakan SÜRSAL
Tuesday, March 27, 2007
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment